Ara
Tatlar ve İzler / Anasayfa  / RAVENNA

RAVENNA

Italya her zaman bizim severek seyahat ettiğimiz bir ülke. Çok sık gittiğimiz için artık nokta atışları yapıyoruz. Sanatsal etkinliklere veya konserle katılmak, uzun süredir ziyaret etmediğimiz müzelere tekrar gitmek veya sadece yemek yeyip keyif almak için gidiyoruz. Bu gezimizi için sekiz adet  yapının UNESCO Kültür mirası listesinde yer alan Ravenna şehrini ayırdık.

Ravenna’ya gitmek için birçok nedeniniz olabilir.

Kısa bir tatil kaçamağı için ideal bir destinasyon

Emilia Romagna bölgesinin damak çatlatan lezzetleri

Unesco kültür miras listesindeki büyüleyici Ravenna mozaikleri

Bologna’dan rahat tren bağlantısı, Ravenna içinde araçsız ulaşım ve bisiklet imkanı

Aylarca devam eden sanat festivali, çeşit çeşit konserler, sanat etkinlikleri

29 Mayıs 2017

Genelde havalimanına gelir gelmez Fiat500 kiralıyorduk. Ancak bu sefer Ravenna ’nın içinde otopark sorunu olduğunu hatırlıyoruz. Rezervasyon yaptığımız otel tam şehrin göbeğinde olduğunu bildiğimiz için tren ile gitmeye karar veriyoruz.  Aslında Bologna havalimanından Ravenna şehir merkezine direkt otobüs olduğunu öğreniyoruz. Hareket saati uymadığı için önce servis ile Bologna tren garına (kişi başı 6.- EUR) geliyoruz. Oradan da ilk tren ile Ravenna’ya (7,35 EUR) gidiyoruz.

Yolculuk yaklaşık 1,5 saat sürüyor. Tren rahat, boş, temiz ve serin olmasına rağmen biz biraz tez canlı olduğumuz için yolculuk sanki bitmeyecek gibi geliyor. Varır varmaz daha önce Booking.com’dan ayırdığımz R&B Aurora oteline gidip yerleşiyoruz. Gar’dan otele yürüme mesafesi 8 dakika.

Aurora konforlu, tam merkezde, odaları geniş ve şık bir otel. Kahvaltı ve şehir vergileri dahil 2 kişi 1 gece için 100 EUR bize makul geliyor. Otelin sahibi Danielle hemen haritayı önüne açıp oldukça bozuk bir ingilizce ile görülmesi gereken yerleri hızlıca işaretliyor. Bizde elimizde harita şehri keşfe çıkıyoruz. Akşam üstü olduğu için kısa bir oryantasyon gezisi yapmaya  karar veriyoruz. Yolumuzun üstünde turist enformasyon ofisini görüp detaylı bir harita alıp, her yerde ilanlarını  gördüğümüz Ravenna Festivali hakkında bilgi alıyoruz. Festival henüz 1 hafta önce başlamış ve yaz sonuna kadar devam edecek.  Ertesi akşam için Dante’nin Inferno gösterisini ısrarla tavsiye ediyor enformasyondaki çalışan.

Gün batımına yakın Piazza Popolo’da bir aperatif alıp akşam yemeği için Danielle’in tavsiye ettiği La Portolano’ya gitmeye karar veriyoruz. Restoran hemen otelin arka sokağında. Bu gezimizde öğreniyoruz ki İtalya’da makarna yapım süreci ve çeşitleri bölge bölge değişiyor. Ravenna’nın meşhur makarnası Cappalletti – bir nevi mantı, ancak daha küçük. Lor peyniri gibi daha yalın tadı olan bir peynir ile dolduruluyor. Geleneksel olarak kıymalı bir ragu sos ile servis ediliyor. Esas fark ise hamurunda yumurta yer alması. Zira İtalya’nın makarna hamurlarının çoğunda yumurta yok.

Resimleri tıklayarak albümü görebilirsiniz...

Portolano balık lokantası olduğu için Cappalletti bize karides sos ile geliyor. Yemek çok çok iyi. Servis “eh işte” ama koca restoranın servisi 2 kişiden çıktığını düşünürsek helal olsun diyoruz.  Çok lezzetli bir antre olan “Arrosticini di Tonno, Sesamo, Barba dei Frati” sipariş ediyoruz. Bu, çok hafif pişmiş, hatta çiğ denebilir susama bulanmış bir Ton balığı. Yanına ise Karidesli cappalletti, deniz mahsüllü passatelli (taze yapım bir çeşit makarna) söylüyoruz. Yemekler, 1 şişe kaliteli beyaz şarap, 1 şişe soda ve 2 kahve için 54 EUR hesap ödüyoruz. Günün yorgunluğu çöküyor ve otele dönüp derin bir uykuya dalıyoruz.

30 Mayıs 2017

Sabah erken uyanıp şehri keşfe çıkıyoruz. Her yeri yürüyerek gezmek mümkün. Hatta o kadar yakın ki, biz yanlış geldiğimizi düşünüp aynı yerin önünden iki kez geçtiğimiz bile oldu. İlk önce Basilica San Vitale’ye gidiyoruz. Hemen önündeki caddede büyük bir bilet gişesi var. Kişi başı 11,50 EUR’ya 5 tane ziyaret noktası için biletlerimizi alıyoruz. Her girdiğimiz yerde o yere ait olan bilet karesi deliniyor. Biletler 1 hafta geçerli. Yani tüm ziyaretleri aynı gün yapmak zorunda değiliz, 1 hafta boyunca 1’er kez olmak üzere bu 5 yere giriş yapabiliyoruz.

Sabahtan ilk olarak Galla Placidia mozolesini (anıt mezar) geziyoruz. Galla Placidia Roma Imperatoru Honorius’un kızkardeşi ve kendisi için bu anıt mezarı 5. yy’da yaptırmış. Lakin kendisi Roma’da defnedildiği için mezar sadece bir anıt mezar  görevini görüyor. Mezar kuşkusuz Ravenna’nın en güzel eserlerinden biri. Haç şeklinde yapılmış olan mezar güneyinde yer alan Santa Croce kilisesinin bir parçası olarak yapılmış. Oldukça sade bir dış görünüşüne sahip olan binanın içine girince zengin ve ihtişamlı iç dekorasyonun tezatı ile karşılaşıyoruz. Duvarların alt bölümü mermer dekorasyonlar ile bezenmiş, üst bölüm ise çok ince işlenmiş mavi ağırlıklı mozaikler ile donanmış. Kemer içlerinden alınlıklara kadar her yer ikonografik mozaikler ile dolu. Kubbe’de yer alan sayısız yıldız birçok ziyaretçiyi büyülemiştir.

Resimleri tıklayarak albümü görebilirsiniz...

Aynı bahçede yer alan Basilika San Vitale’ye devam ediyoruz. Erken hristiyanlık dönemine ait İtalya’nın en önemli eserlerinden. Kilise ilk girdiğim andan itibaren bana Aya Sofya’ya girdiğimde yaşadığım duyguyu yaşatıyor. Derin bir huzur, mükemmel bir mimarinin yansıması, eşsiz mozaik ve fresko sanatı. Özellikle sunağın üzerindeki mozaik sanırım bugüne kadar gördüğüm en güzel eserlerden biri.

İtalya’ya gelip de dondurma yememek mümkün mü? San Vitale’den çıkınca daha sonra günde en az 2 kez uğrayacağımız Papilla Gelateria’da ilk dondurmamızı tadıyoruz. Çeşit bolluğu baş döndürücü, lezzet ise olağanüstü. Fiyatlar, Alaçatı’daki bir çok yerden çok çok daha uygun. Kocaman bir dondurma 2,5 EUR .

Yürümeye devam, daha gezilecek çok yer var.  Yeni hedefimiz Basilika Sant’Apollinare Nuovo. Yine bir mozaik cümbüşü bizi karşılıyor. Bu binanın mimarisi diğerlerine göre daha farklı. Dikdörtgen bir zemine oturmuş ve sütunlar ile ayrılmış bir yapı. Mozaikler yeni ahitten sahneler içeriyor. Binanın dışında 9. veya 10. yüzyılda yapıldığı tahmin edilen Ravenna’nın tipik mimarisini yansıtan bir çan kulesi mevcut.

Basilika’dan çıkınca bu sefer Dante’nin mezarına doğru yürümeye karar veriyoruz. Yolumuzun üstünde Ravenna festival ofisine denk gelince birde oradan program önerileri almaya karar veriyoruz. Ofisteki çalışan, akşam sahnelenecek olan Dante’nin Inferno gösterisine gitmemizi öneriyor. Ancak çok sınırlı sayıda bilet satıldığı için hemen karşıdaki bilet gişesine uğramamızı söylüyor. Gişelerde kuyruk… Festival çok talep görüyor, özellikle bölge halkı tarafından. Programı incelediğimizde özellikle Haziran ayının sonlarından itibaren çok zengin bir program olduğunu görüyoruz.

Sıramız geliyor ve Dante’nin Infernosu için bilet soruyoruz. Yok deniliyor, ancak gişedeki kızcağız yüzüme yansıyan hayal kırıklığını görmüş olacak ki ilave 2 tane bilet için izin alıyor. Biletlerimizi aldıktan sonra (20 EUR) tekrar Dante’nin mezarına gitmeye karar veriyoruz.Mezarın hemen yanında Ravenna ’nın Güzel Sanatlar Fakültesi var. Festival kapsamında her gün saat 11:00 de bir gösteri hazırlamışlar. Giriş 1 EUR. Şansımıza saat tam 11:00 ve hemen biletimizi alıp yerleşiyoruz. Gösteri çok kapsamlı, resimden edebiyata kadar, müzik, dans hepsinden bir şeyler var. Dante Ravenna için çok önemli. Hayatının büyük bir bölümünü bu şehirde geçirmiş ve burada ölmüş. Anıt mezarını gezip hemen dibindeki San Franseco kilisesine yöneliyoruz. Bu kilise Unesco Miras listesinde değil ve mozaik süslemeleri de yok. Ancak sunağın hemen altındaki sarnıç mutlaka gezilmeye değer.

Öğlen vakti oldu ve yavaş yavaş acıktık. Tavsiye üstüne Pizzeria Del Gladiatore’yi arıyoruz, dediğim gibi Ravenna küçük her yer birbirine yakın. Pizzacıyı hemen buluyoruz. Anne-oğul işletiyor. Oğlu fırının başında anne içeride sos ve malzemeleri hazırlıyor. 2 tane pizza tap taze önümüzde hazırlanıyor, odun ateşinde pişiyor. 3 tane meşrubat ile birlikte 18 EUR gibi çok uygun bir hesap ödüyoruz.

Ravenna’da hem sıcak, hem siesta saati çöküyor. Bizde İtalya’nın siesta geleneğine ayak uydurup yavaş yavaş otelimizin yolunu tutuyoruz. Gitmeden 1 kez daha dondurmacıya uğramayı ihmal etmeden.

Akşam üstü serinlik başlayınca tekrar hareketlenip bize yakın 1-2 yer daha gezelim istiyoruz. Cappella di San Andrea’yı ve onun hemen yanındaki 2 vaftizhane hedefimiz. Cappella San’Andrea çok özel bir yer, bir müzenin içinde yer alan ufak bir şapel. Tüm kompleks aslında Duomo’nın bölümleri. Duomo özellike İtalya’da büyük ve çok ihtişamlı olan kilise binalarına verilen ad. Ravenna’nın Duomo’su değil ama onun hemen yanında bulunan 2 tane vaftizhane (battistero degli ariani ve battistero degli ortodossi) Unseco kültür miras listesin girmiş. Yine çok zengin mozaik süslemeleri sayesinde.

Bizi en çok etkileyen yer kuşkusuz Cappella San’Andrea oldu. Gördüğümüz en ince işlenmiş mozaikler ve tamamı eksiksiz korunmuş. Fotoğraf çekilmesine izin verilmediği için sizinle fotoğraf paylaşamıyoruz. Zaten içine sindire sindire yerinde görmek gerekiyor diye düşünüyoruz.

Öğlen yediğimiz pizza çok doyurucu olduğu için, akşam yemeğini atlıyoruz. Zaten bizi Dante’nin Inferno gösterisi bekliyor. Dediler ki saat 19:30’da Dante’nin mezarı önünde hazır olun. Denileni yapıyoruz ve sokağın ortasında bir grup insanla birlikte boynumuza bir kart asılmasına izin veriyoruz. Mezarın önünde bir okuma kürsüsü kurulmuş, bembeyaz giyinmiş Marco Martinelli ve Ermanna Montanari sahne alıyor. Çift 4 yıl bu gösteri üstünde çalışmış. İnteraktif, sokaklarda daha sonra tiyatro içinde devam eden ve daha önce hiç görmediğimiz bir performansın içinde buluyoruz kendimizi. Üç saat boyunca, büyük bir bölümü italyanca olmasına rağmen zihnimizi günlerce meşgul eden bir gösteri şöleni.

Saat 23:00 de biten gösterinin ardından yolumuzun üstünde bir kadeh içkiden sonra yine dondurmacımızı ihmal etmeden otelin yolunu tutuyoruz.

Resimleri tıklayarak albümü görebilirsiniz...
31 Mayıs 2017

Ravenna’daki son günümüze biraz hareket katalım diyoruz. Otelden 2 tane bisiklet kiralayıp şehrin biraz dışında Basilika Sant’Apollinare in Classe’ye gideceğiz. Ravenna bisiklet kullanmak için çok uygun. Bisiklet yolları var, yokuş neredeyse yok denilecek kadar az, tabeleler düzgün. Neredeyse her otel ücretsiz bisiklet sağlıyor, turizm enformasyonda ücretsiz bisiklet kiralamak mümkün. Eğlenceli bir yolculuktan sonra Basilika Sant’Apollinare in Classe’ye varıyoruz. Ravenna’nın içindeki yerlere kıyas ile çok etkileyici değil, ancak bisiklet yolculuğu keyifli. Öğlen Ravenna’ya dönünce yine bölgenin bir spesiyali olan Piadina’yı denemeye karar veriyoruz. Bir nevi gözleme gibi bir sandviç. Taze yapılıyor, uygun fiyatlı (5 EUR) ve çeşit bol olduğu için hafif bir yemek için çok iyi bir alternatif. Siesta saati yaklaşıyor. Artık bir rituel olan dondurmacımıza uğruyoruz ve oradan otele  dinlenmeye.

Resimleri tıklayarak albümü görebilirsiniz...

Akşam üstü şehrin sur kapılarını dolaşıp çok keyifli bir avluda yer alan Cafe Corte Cavour’da nefis bir espresso içiyoruz. Bugün akşam programında saat 19:00’da Basilika San Vitale’deki klasik konser var. Giriş yine sadece 1 EUR. Mekan zaten büyüleyici. Konser 1 saat sürüyor. Bugün de akşam yemeğini pas geçiyoruz, sanat ile o kadar doyduk ve büyülendik ki yemeğe ihtiyaç duymuyoruz.

Resimleri tıklayarak albümü görebilirsiniz...
01 Haziran 2017

Sabah erkenden tren ile Bologna’ya gidiyoruz, çantalarımızı garda emanete bırakıp Şubat 2016’da geldiğimiz ve çok keyif aldığımız yemek sokağına dalıyoruz. Önce bir espresso, yanında bir kadeh de prosecco. Oradan daha önceki gelişimizde gördüğümüz ve özellikle beni çok etkileyen bir züccaciyeye uğruyoruz. Makarna kalıpları ve kesme aletleri o kadar nefis ki, hepsini almak istiyoruz. Bu seferlik sadece bir parmesan rendesi alıp hemen karşısındaki Simoni isimli şarküteriye giriyoruz.  Simoni 1916’dan beri Bologna’nın en eski üreticilerinden biri. Yıllanmış Parmesan özellikle tavsiye edildi.

Öğle saatlerinde tren garının önünden kalkan servis ile alana gidip, çok güzel bir İtalya seyahatini daha bitiriyoruz.

Yorum yapılmamış
Yorum yap