GRONINGEN VE GIETHORN
Kasım ayının ilk haftasonunda Hollanda’nın Groningen kentine gitmeyi planladık. Üç günlük bir seyahat olacak ve seyahatin odağında çok yakın arkadaşlarımızın kızı olacak. Arkadaşlarımızın kızı Türkiye’de liseyi bitirdikten sonra Groningen ’de üniversiteyi okumaya karar verdi. Bizde ailesiyle birlikte hem kışlık eşyalarını götüreceğiz, hem hasret gidereceğiz. Yola çıkarken Groningen ’nin sadece bir üniversite şehri olmadığını çok daha ötesinde şahane bir kısa tatil noktası olduğunu henüz bilmiyorduk.
Bir üniversite şehri olarak Groningen
Kış tarifesinde direkt uçuş olmadığı için Istanbul aktarmalı olarak Amsterdam’a uçuyoruz. Schiphol havalimanın terminalin içindeki tren istasyonundan iki saat sürecek ve konforlu bir tren yolculuğun ardından Groningen’e varıyoruz.
Groningen Hollanda’nın Kuzeydoğusunda yer alan küçük ve çok keyifli bir şehir. Nüfusu yaklaşık 175.000 kişi, bu nüfusun da nerdeyse %30’u öğrenci ve yarısı 35 yaşın altında. Tıpkı Amsterdam gibi kanallar geçiyor içinden. Amsterdam’dan daha huzurlu, temiz ve neşeli bir şehir. Çok uzun zamandır hasret kaldığımız bir nezaket, bir güleryüzlülük ile karşılaşıyoruz ve bizi çok mutlu ediyor.
Öğrencimiz 2017 yılını hazırlık yılı olarak geçirecek. Hem eğitim sitemine adapte olmak için hem Groningen’e alışmak için bu hazırlık yılı çok doğru bir seçim. Daha sonra 4 yıllık endüstri mühendisliği ve iş yönetmeliği okuyacak. Hazırlık senesinde şehrin merkezinde bulunun Student Hotel/Hostel’de kalıyor. Student Hotel hem otel olarak hizmet veriyor, hem uzun süreli kalışlar için düzenlenmiş. Katlarda ortak kullanılan mutfağın yanı sıra, fitness, çamaşırhane, kütüphane, sıcak ortamı ile çalışmaya davet eden loby’si ve sağlıklı yemekler sunan restoranı ile dört dörtlük bir konaklama yeri. İlla öğrenci olmak gerekmiyor Student otelde konaklamak için, kısa süreli ve tam hizmet alabileceğiniz bir otel servisi de mevcut. www.thestudenthotel.com/groningen/ Otelin sloganı “forever young” – yani “daima genç”, içeriye adım attığımız an kendimizi 30 yaş geriye ışınlanmış hissediyoruz.
Groningen de eğitim bilgileri için aşağıdaki link’e başvurabilirsiniz:
https://tr.educations.com/study-abroad/university-of-groningen/
Groningen’nin diğer güzellikleri
Groningen sadece eğitim ve öğrenci demek değil. Her ne kadar bu seyahatimizi tamamen kızımıza ve onun ihtiyaçlarına ayırmış olsak da elbette gezmeyi de ihmal etmiyoruz.
Kaldığımız apart, “Suite aan de A” http://www.luxe-suite.nl/en-gb/ herşeyi ile yüzde yüz tavsiye edebileceğimiz bir daire. “Aan de A” – A’nın kenarında, yani A isimli kanalın yanında demek. Gerçekten tam kanal kenarında ve şehrin merkezinde. Hatta 2 sabah hem bir tarafdan kahvemizi yudumluyoruz, hem önümüzden geçen tekneleri seyrediyoruz. Biz küçük dedikleri dairede kalıyoruz. Küçük dediğimize bakmayın, dairede yatak odası, çamaşır makinesi, tam teşekküllü mutfak ve keyifli bir salon mevcut. Sahibesi İzmirli ve yıllardır Hollanda’da yaşıyor, çok sempatik ve yardımsever bir genç hanım. İlk akşam o kadar keyifle sohbet ediyoruz ki, hemen bir sonraki akşam için tekrar randvulaşıp bu sefer kız kardeşi ve eşi ile tanışıyoruz. Bizim bundan sonraki Groningen evimiz “Suite aan de A” – bu kesin. Eğer “Suite aan de A”’da yer bulamazsanız, şehirde çok sayıda otel de mevcut.
Groningen gezimizin tümünü yürüyerek yapıyoruz. Zaten ya bisiklet, ya yürüyüş. Otomobil veya motorsiklet yok denilecek kadar az. Apart’da yemek pişirme imkanı olduğu için hemen şehrin merkezinde Pazar ve Pazartesi günleri hariç her gün kurulan pazara gidiyoruz. Groningen pazarı, şehrin olmazsa olmazlarından. Pazarda her şey var: meyve, sebze, peynir, şarküteri veeee deniz ürünleri. Evde pişirmek üzere taze somon, kalamar, karides ve deniz tarağı alıyoruz.
Her ayın ikinci Cumartesisi Harmonieplein’de çevre köylerden üreticilerin ürünlerini getirdiği “Ommeland” isimli bir başka pazarın da kurulduğunu öğreniyoruz.
Groningen’in şehir merkezinde çok sayıda küçük ve özel butik mağazalar var. Birçok avrupa şehrin aksine Pazar öğleden sonraları da açık. Özel mutfak aksesuarları satan “Dille&Kamille” ve “Kamphuis”’den boşalan bavullarımızı doldurmak üzere alışveriş yapıyoruz. Dikkat: birçok yerde kredi kartı kullanılmıyor. Paracard o kadar yaygın ki, bazı yerlerde de sadece paracard kabul ediliyor. Paracard ise sadece Hollanda’da hesap sahibi olanların kullanabildiği bir ödeme kartı.
Biz genelde alışveriş ile çok vakit kaybetmiyoruz, genel bir şehir turu atıp, resim gibi kanalların ve evlerin arasından dolanıyoruz. Çok sayıda pastane ve kurabiyeci olduğunu fark ediyoruz. Groningen’in özel kurabiyesi “Pepernoten” çavdar unu, bal ve çeşitli baharatların yanı sıra öğütülmüş anason ve karabiber ile pişirilen yoğun bir dokusu olan tatlı bir kurabiye. Herkese hitap etmeyebilir, biz sevdik.
“Kasshandel van der Ley” www.kaasvanderley.nl/ Groningen’in en büyük peynir butiği. 300’den fazla çeşit var. Sahibi Peter van de Velde sizin damak zevkinize uygun hangi peynir varsa mutlaka en güzel ve özel çeşitleri konusunda yardımcı oluyor. Vakum yaptırma imkanı da var.
Biz açıkcası bu sefer çok fazla yeme içme mekanlarına odaklanamadık. Kaldığımız suide’de mutfak olduğu için bir akşam evde yemek pişirdik, ilk akşam Sushi ziyafeti çektik ve son akşamda “2Jongens uit Groningen” isimli bir öğrenci restaurantında yedik. Ancak şehir her zevke hitap eden uluslararası bir restaurant çeşitliliğine sahip. Öğrenci şehri olduğu için fiyatları da bir avrupa şehri için çok uygun.
Groningen ’in en özel yemeği “Groninger Marne Mosterdsoep” – yani Hardalçorbası…. evet kulağa garip geliyor ama tadı gerçekten güzel. Eğer denemek isterseniz en doğru adres “Goudkantoor” – 17. Yüzyıldan kalma bir konak, hemen pazaryerin köşesinde. www.goudkantoor.nl/
Giethorn – sanki bir Hobbit köyü
Cumartesi günü sabah işlerimizi hallettikten sonra Giethorn’a gitmeye karar veriyoruz. Giethorn, Groningen’den yaklaşık 90 km uzaklıkta, araba ile 1 saat mesafede. Biz 5 kişi olduğumuz için önce tren ile gidelim diyoruz. Tren bağlantısını inceledikten sonra, tren ve ardından otobüs ile gitmenin çok sıkıntılı ve ciddi vakit kaybı olduğunu fark ediyoruz. O yüzden hemen Sixt’den bir araç kiralayıp rahat rahat otomobil ile gidiyoruz.
Giethorn yaklaşık 2600 nüfuslu bir köy. Köyün en büyük özelliği otomobil yolun olmaması ve Giethorn’da yaşayan köy sakinlerin ulaşım aracı olarak kendi teknelerini kullanmaları. Yaklaşık 8 km’lık bir kanal ağı bu ulaşımı sağlıyor. Bu kanal ağı Giethorn’u Weerribben-Wieden Milli Parkını aşararak Kuzey denizine bağlıyor. Bu bağlantı 18. ve 19. yüzyılda çok önemli idi. Zira Milli Park bir batalık bölgesi. Bu bataklıkda bulunan torf çamuru o dönemde en önemli ısınma malzemesi idi. Günümüzde ise 150 – 200 yıllık sazlık ve samanlık çatılar ile kaplı çiftlik evleri özenle ve sevgi ile restore edilmiş, tamamı birer resim gibi misafirleri Giethorn’da ağırlıyor.
Giethorn’u en güzel tekne ile geziliyor. Biz mevsim itibariyle tüm köyü karış karış yürüyerek keşf ettik. Daha sıcak aylarda mutlaka organize tekne turu veya kendi kiralayacağınız bir tekne ile kanal keşfi yapılmalı.
Giethorn’da konaklamak isterseniz airbnb’den sazlık çatılı evlerden kirlayacağınız gibi, 3-5 tane de otel/pansiyon dikkatimizi çekti.